"Ayrılık acısına en iyi ne gelir?" sorusunun cevabı, Sex and the City olmalı bence!
Zamanında birçok bölümünü geçiştirerek, belki de yaşım itibariyle fazla önemsemeden izlediğim diziyi yıllar sonra tekrardan izlemek baya iyi oldu benim için. Büyümüş, çok daha olgunlaşmış biri gibi, başka bir gözle izliyorum, detayları kaçırmayarak, bazı şeylere kendi tecrübelerimi de katıp "Evet yaa hakkaten böyle!" diyerek.
Hangi karaktere kendimi daha yakın hissettiğimi soracak olursanız da; %60 Carrie - %40 Charlotte derim :)
Bu da, öncesinde hiç dikkat etmediğim, ama bugün 2. sezonu bitirirken keşfettiğim, beni benden alan, muhteşem güzellikte bir parça!
Carrie: Your girl is lovely, Hubbell. Mr.Big: I don't get it? Carrie: ...and you never did! |
yazan ve sigara içen ve hayatına giren mr. big'e üzerine kim gelirse gelsin tkaılıp kalan biriysen zaten carrie'den başkası istesen de olamıyosun :)
YanıtlaSilha keşke samantha kadar gamsız ve umursamaz olabilsek ama ne çare :)
Aynen dediğin gibi Kızıl!
SilBir arkadaşım var, aynı Samantha! Gıpta etmiyor değilim hani :)
sex and the city bir efsane gerçekten her yaşta farklı zevk veriyor izlemesi :)
YanıtlaSilhttp://fashionisable.blogspot.com/
Kesinlikle ;)
Silne efsaneydi yaaa :) ben de defalarca izleyebilirim :)
YanıtlaSilhttp://trendydolap.blogspot.com/
:) Bir daha izleyesim geldi şimdi:)
YanıtlaSil:)
Sil